19 Nisan 2010 Pazartesi

at hadisesi

Haberi galiba perşembe günü çıkmıştı, İnciraltı Atlı Spor Tesisleri'ndeki 5 yarış atı, komşu çiftliklerin buz gibi ahırından gelen bir atın "tecavüzüne uğramış"tı.

Tecavüz olayı, tecavüz lafı, kasti olarak mı dalga konusu yapılıyor, yoksa halkından habercisine toplu bir cehalet nöbeti mi geçiriliyor bilmiyorum. İnsanlar etrafta "damacanaya tecavüz ehihi mehihi" diye gülerken tecavüzün bu olmadığını söylemekle söylememek arasında kalıyorum, ve birisi milletle kafa buluyor diye düşünmeyi tercih ediyorum. Çünkü tecavüz; saldırı demek, bir hakkı elden almak, bir iradeyi hiçe saymak anlamlarını da içeriyor. Cinsel saldırının genel adı tecavüz mesela, ama komiklik olsun diye eşeklere, damacanalara ve deterjan kutularına da tecavüz edilmiş diye konuşup gündemimize neşe katabiliyoruz.

Bilenler alınmasın, ben bilmeyenlere söylüyorum; tecavüz işi, bir irade karşısında yapılır. Cansız ve iradesiz varlıklara tecavüz edilemez. Aynı şekilde, hayvanlardan biri filanca çiftlikten ipini koparıp gelmiş bir yaban, diğer hayvan asil bir yarış atı ise yine olaya tecavüz denmez. Hayvanların bu tarz sosyal sınıflandırmalardan, asaletten filan anladığını da sanmıyorum.

Hayvanlarda tecavüzün mümkün olup olmadığından bile emin değilim. Bir hayvan diğeriyle çiftleşecekse önce dişinin dikkatini çekiyor, dişi onu kabul ediyor, böyle olmuyor mu? Zaten herifin çiftleşme zamanı belli, hem dişiler, hem erkekler çiftleşmeye hazırsa bir zorla sahip oldu durumu olabilir mi? Kaldı ki hayvanlarda bir ya benimsin ya kara toprağın içgüdüsü de yok bildiğim kadarıyla. Bu olmazsa bir başka dişiyle çiftleşir, git denince anlar, gel denince anlar, hayvan dünyası böyle.

Garip olan insanın yaptığı, daha da garibi hayvanı da kendi gibi sanıp "5 ata tecavüz etti" gibi akıl yoran, zihin ağrıtan haberlere imza atması.

CnnTürk ve Cüneyt Özdemir, güya haber kanalı olacak haliyle bu zevzek habercilik anlayışının üstüne, bir de atların sahibi ile yaptığı röportajla tüy dikiyor. Videoyu embed gömbed yapamadım, milliyet.com.tr nin çingene pazarı sayfasına alıyorum sizi. Ama seyrettiğinize değecek emin olun. Milliyet'in bu videoya layık gördüğü başlık ise Çapkın Atın Sahibi Kopardı şeklinde.

http://video.milliyet.com.tr/Capkin-atin-sahibi-kopardi_1_37590.htm

Haberin tutulacak yerlerini bırakıp şu videoda, şu habercilikte tutulacak bir yer arıyorum. Biliyorum ki bir yerinden tutsam gerisi de gelecek.

Çapkın at lafının vebalini Milliyet internet haberciliği üzerine yıkmak daha doğru olur sanırım. Orada CnnTürk'ü suçlamayacağım. Bak sen afacan çapkın ata, gecede 5 cıvır atı nasıl da kaldırmış he mi?

Ben bu haberin ertesi günü Cüneytim Özdemirimin "ay kendimi hiç beyyle kaybetmemiştim" özürü sonrası tekrarını seyrettim. Haberi sunarken de bu röportajın internette çok seyredildiğini, Mustafa Akın'ın günün adamı olduğunu, internetlerin hep bundan bahsettiğini de söylemeyi ihmal etmedi Cüneytim Özdemirim.

Bir zamanlar Yurtsan Atakan, Hürriyet'teki yazılarında ara ara e-mail'in ne kadar harika bir şey olduğundan, e-maille hayatın ne kadar acayip olduğundan dem vurur hemen arkasından ne kadar az gazetecinin e-mail kullandığını, gazetecilerin biraz geri kafalı olduğunu filan üstü kapalı söylerdi. E-mail ve internet teknolojisine erkenden entegre oluşuyla ne kadar övünse azdı, internetten ilk köşeleri kapmış olmanın kıymetinin ilerde anlaşılacağını sanıyordu galiba. Köşesinin altına gururla mail adresini de koyardı, sene 96-99 arasıydı. Cüneyt Özdemir'in de bugün -en azından bu haberinde- interneti, sosyal medyayı, twitter'ı takip ediyor oluşunu her lafın arasına sokuşturup bu durumdan gizliden gizliye gurur duyduğunu farkettim. Meşhur adamın internetle imtihanı, 35ini geçmiş memur teyzenin forward maillerin baştan çıkarışıyla imtihanından daha çetin. Aklımda olsun, bununla da ilgili söyleyecek bir çift sözüm olacak.

CnnTürk'ün Show Tv ana haber ciddiyetindeki canlı yayına konuk çıkarma anlayışına döneyim. Bu haberin/röportajın baştan nasıl hazırlandığı belli; ekranın bir yanında Cüneyt Özdemir, bir yanında atların sahibi mağdur kişi, tam ortada da gözleri siyah bantlanmış çeşitli at fotoğrafları, çiftlikte koşan atlar, çiftleşen atlar, ama hepsinin gözleri bantlı. Altta görünen başlık ise "Atların sahibi mağduriyetini anlatıyor :)" şeklinde, smiley'iyle beraber. Belli ki haber tamamen bir mağduru ekrana çıkarmak, ona birtakım sorular sorarak mağduriyetiyle, belki mağduriyetini ifade edişi/cehaletiyle dalga geçmek üzerine kurulu. Niyet asla olayla ilgili haber yapmak, olanları bir de oradakilerden dinlemek, sonrasında olanları öğrenmek filan değil. Niyet belli, s.kişen atların sahibinin "atlar s.kişti" diyemeyişinden komiklik çıkarmak.

Fakat atların sahibi Mustafa Akın, beklenenden daha cool çıkıp olayın komik görülüşünün de farkında olarak, meseleyi dozunda bir ciddiyetle "handle" edişiyle Cüneyt Özdemir'in ciddiyetsizliğini daha da yüzüne vuruyor ve bir anda başrolü kapıyor. Cüneyt Özdemir ise hiç hazırlanmadığı belli olan bu röportajda dönüp dönüp aynı soruları sormak durumunda kalıyor. Belli ki karşısına bu ciddiyette birisinin çıkacağını hesap etmemiş, geri kalan vakitte de köy yerinde çiftleşen tavukları, eşekleri görünce ağzını kapatarak kikirdeyen köylü kızları gibi at s.ki aklına her geldiğinde kendini kaybediyor. Bu habercilik başarısızlığı ise "atların sahibi kopardı" diye adlandırılıyor.

Öte yandan atların sahibi gerçekten görülmemiş bir mağdur sükunetine ve akl-ı selimine sahip. En baştan "tecavüz" lafını düzelterek haberciliğe ve gündeme golünü atıyor, arkasından gelen hazırlanılmadığı belli sorular karşısında "isterseniz atı size vereyim" diyerek Cüneyt Özdemir'le dalgasını geçerken "siz bir sakinleşin, rahatlayın, ben bekleyeyim" laflarıyla resmi olarak kontrolü eline alıyor. Hani oradan sonra Cüneyt Özdemir aradan çıksa, Mustafa Akın meramını kendi kendine anlatsa hepimiz rahatlayacağız. Zira mağdur kendisini gayet düzgün ve net bir şekilde ifade ederken bir yandan da ikide bir makaraları koyveren haberciyi idare ediyor.

Umuyorum ki bu olay, cahil mağdurların başlarına gelenlerden şaka çıkarmaya çalışan zevzek habercilere ve Cüneyt Özdemir'e bir ders olur ve umarım bundan sonra ota boka tecavüz denirken bir daha düşünülür. Fakat ümidim yok. Cahil gazeteciler bundan sonra da "sikti-soktu-sığdırdı" diyemeyeceklerinden, bunu da kibarlık sandıklarından, her şeye tecavüz demeye devam edecekler.

5 Nisan 2010 Pazartesi

kadın sesine tapınan ezik adam

Hüzünlü gözleri uzaklara dalarken şakırcasına şarkı söyleyen, ipekten kadifeden sesi gönül tellerini titreten, gizemiyle, abartısız güzelliğiyle erkeklere of of çektiren kadın vokaller var ya, işte onlara ne diyeceğimi bilemedim.

İşte onlara kafam girsin diyecektim aslında ama, durup dururken elin kadınlarına kafamı sokmayı anlamlı bulamadım. Kadınların kendileriyle bir alıp veremediğim yok her zamanki gibi, ve yine kitleleriyle, bunları goygoylayan, bunları sevip saymayı bir bok sanıp her yerde haykıran kitleleriyle alıp veremediğim var. Onlar ki nerede miyavlayan bir kadın görse hayran kalmak ister, sayfa sayfa, ılgıt ılgıt methiye düzerler. Onlar ki kadınlığın bütün gizemi üstü kapalı bir hüzünde, şarkı söyleyen bir seste sanırlar. Kadın algıları böyle böyle çarpılmıştır, kadını hüzünlü olması gereken bir varlık sanırlar. Zuhal Olcay'a bayılır, Feyruz'a taparlar. Hele de ortadoğu şarkıcılarına alakaları bambaşkadır, velahelleyalelle minguburhabibi diye şarkı söyleyen billur ses akıllarını başlarından alır. Adını herkesin bilmediği bu şarkıcılara hayran olup geceleri onların sesiyle yarenlik etmek kimsenin ulaşamadığı ayrıcalıklı bir zevk sanırlar.

Hele bir de, Mısır olsun, Lübnan olsun dünyanın ortadoğu bölgesinden bir billurses kadını yöreye gelmeyegörsün, ne yapacaklarını, bu olayı yıllardır nasıl da heyecanla beklediklerini cümle aleme nasıl duyuracaklarını şaşırırlar. Twitter'larından biletlerin aynı gün bittiğini ilan edenini mi ararsın, iyice delirip günlerce turne programını sayıklayanını mı... Oryantalistleri beğenmeyeni de vardır ama mevzu ortadoğulu kadın şarkıcı oldu mu en azılı oryantalistten daha şehvetli olurlar.

Bu hüzünlü güzelleri, bu gönül asillerini tanıdık mı?

Olayı daraltıp ortadoğuya sıkıştırdım ama bunların bir evropalı billursese, evropadan miyavlayan kadına yöneltilmişi yok mu? Var. Aman da bu ismi duyulmamış mıymıntı kadın bilmemkimin albümünde bir şarkıya feat. etmeyegörsün, yılın olayı o olur. Aman da aman, da yeter ulan. İçim dışıma çıktı arkadaş "aağbea kadında ses süper" "gırtlak muhteşem" "sesini harika kullanıyor" muhabbetinden. Sanki insan sesinin muhteşemliğini, bir vokalin iyiliğini teşhis ve takdir edecek birikimi var bi de utanmadan teknik meknik diyor. Kadına olan hasretinden mıymıylanan kadın sesi eşliğinde fezaya çıkacak haberi yok.

Bu adamların görüldükleri yerde olabilecek en sığ biçimde bu kadınlara beğeni belirtilmesi, sanırım o rafine taddan ve gönül tahtına oturttukları dokunulmaz bacıdan kendilerini kafi miktarda soğutacak, hayatlarını yeteri kadar anlamsızlaştıracaktır. Yapın, yaptırın.

1 Nisan 2010 Perşembe

bestof nittak

Nip/Tuck'ı seviyorum.

Halk arasında cnbc-e kapatmaları yüzünden "haa herifin biri herkese çakıyor" dizisi olarak da biliniyor ama gerçekte çok güzel dizi. Gerçekten bak.

Mesela şöyle bir an var, 5. sezon seyretmeyenler içün spoiler olabilir. Bizim zayıf karakterli Sean'ın ondan daha da zayıf karakterli nevrotik karısı, bunlar ayrıldıktan sonra birden kadınlardan hoşlandığını farkeder. Daha doğrusu gay bi abladan çok etkilendiği için zayıf karakterinden dolayı onun yörüngesine girer, kendini öyle sanmaya başlar. Bu gay teyzenin bi de kızı var ki yaşı 17 mi ne, ve Nip/Tuck'a gelmiş en erötik karakterler arasında kafadan ilk 5te, birinciliği de zorluyor. Dizideki adı da Eden. Like in the garden, Garden of Eden?

Bir içim su gerçekten

Eden'ın bi süre Sean'a sarması, Sean'ın kaçınılmaz bir şekilde bu cıvırın yörüngesine oturması neticesinde bunlar en sonunda tokuşurlar. Sean olayın ardından duygusala bağlayarak "birer hamburger yeseydik beraber" teklifinde bulunur. Eden ise kılları kadayıf olmuş Sean'a şöyle bir bakar ve "i don't date guys with grey pubes" der. Bu laf Sean'a acı koyar, kahramanımız pubes'larını boyatacak mıdır?

Nittakımız artık bitti ama enstantaneleriyle gönüllerde yaşıyor. Seviyorum, sevecaim.

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails