10 Mayıs 2014 Cumartesi

mırıl hanım ile bir yıl (ve daha fazlası)

Mırılımızın ilk yaşını havai fişeklerle, süslü püslü davetler ve başka birtakım muhteşemliklerle kutlamayı isterdik tabii ama pek öyle olamadı. Hastalıktan veya üzücü bir olaydan dolayı falan değil, basbayağı tembellikten ve yorgunluktan. Zaten bence ilk doğumgünleri çocuklar için değil daha çok anneler için. Çok zor geçen bir yılın sonunda "vay anasını bir yılı devirdik" kutlaması o ilk yaş partileri. Ha o ilk yıl çok zor geçtiyse o kadar teferruatlı parti hazırlıklarına nasıl vakit bulunuyor, yok ilk yıl kolay geçtiyse bu kadar sevinilecek ne var diye de düşünmeden edemiyorum. (geri aldım, sevinilecek şey olma mı ya, bir yaşında bebe, kendini kurtardı sayılır artık - benimki hariç.)

Mırıl Hanım'ın ilk yılı da diğer ilk yıllar gibi zor geçti. Ama bu zorluk ilk aylarda uykusuz geceler, ardından yavaş yavaş oturan uyku saatleri, sonrasında katı gıdalarla tanışma, yemek saatlerinde tatlı yaramazlıklar ve en sonunda yürüme şeklinde lineer bir seyir göstermedi. Aksine Mırıl Hanım, başlarda çok kolay, sonra zor, sonra biraz daha kolay, sonra aşırı zor ve gittikçe zorlaşan bir seyir izleyerek sevenlerini duvardan duvara vurdu. Mırıl Hanım'ın ilk yılını kabaca ikiye ayırabiliriz: ilk 4 ay ve sonrası. Madem burada bir annelik blogu tutamadım, şu ilk yılımı özetleyen bir yazı yazayım da yüreğim soğusun ayol.

İlk 4 Ay

Mırılımızın mırıl mırıl bir bebek olduğu bu 4 ay boyunca dünyanın en acayip mutlu, en şefkatli annesi bendim. Nasıl mutlu olmayayım, geceleri ağlamayan, uyanıp memesini emip etrafına biraz baktıktan sonra uyuyan, kırkından sonra beşiğine yatırdığımda da güzel güzel uyumaya devam eden, 2 aylıktan sonra geceleri deliksiz uyuyan, bazen bir kere uyanan bebem vardı. O aylarda eve gelen evde bebek olduğunu dahi anlamazdı. Odanın bir köşesine koyuyorsun, noktacık gibi duruyor orda. Şahane emiyor, gün geçtikçe tombikleşip bir ay parçasına dönüşüyor, sevenlerini daha da sevindiriyor. Öyle olunca annem 3 hafta kaldı, gitti. Sonra başbaşa kaldık Mırıl Hanım'la. Neredeyse hiç ağlamıyordu. Ben de onu koynumdan çıkarmıyordum. Göğsümde uyutuyor, kucağımda gezdiriyordum. Bebemiz cennetten bir hediye, evimiz cennetten bi köşeydi.

4. Ay

Gün geçtikçe tombikleşen Mırıl Hanım 4. aya gelindiğinde artık kırmızı suratlı bi enik değil seyrek sarı saçları, pamuk beyaz teni, iri mavi gözleri, minik ağzı ile tam bir fotoğraf bebesi idi. Geniş alnı sivri çenesi ile doğduğunda kediye benzerken tombiş yanakları artık alnı ile birlikte bir daireyi tamamlıyordu. Bu haliyle ne anasına ne babasına, o yuvarlak suratın ortasındaki minik çıkıntı burnu ile bir nohut tanesine benziyordu. Buradan sonra kendisine aramızda Nohut demeye başladık.

Nohut Hanım 4. ayda yan dönebilmeye başladı. Ayaklarını tuttuğunda doktoru ayy ne de çok ilerlediğini bize müjdeledi. Ayaklarını tutması için erkenmiş. Hamileyen bir doktorun "çok hareketli olacak bu" uyarısına kulak asmadığım gibi bu işaretten de bir şey anlamadım. Dönme işini iyice kavrayınca uykusunda çılgın gibi döner oldu. Üşengeçlikten gündüzleri beşiğine değil büyük yatağa yatırıyor, 15 dakikada bir kontrol ederek genelde yatağın uzak köşesinden alıyordum. 5 kiloluk bir bebe, koca yatağı uykusunda baştan başa geçiyor, icabında çapraz ve burgu figürler sergileyerek bizleri şaşırtıyordu. İşte bu aralar Nohut Hanım'ı birkaç kere düşürdüm. Umarım ileride affeder beni, ama kendisi de gerçek bir manyaktı. Beşiğe yatırsam iki dakka sonra kenara köşeye sıkışıp iki büklüm uyuyor, sereserpe yatağa yatırsam düşüyor. Bir ana olarak her türlü ciğerim pare pare oluyordu. Yaşından beklenmeyecek çevikliği sayesinde gözümün önünde oynarken düşmüşlüğü bile var, ele avuca sığmıyor.

4. ayın bize müjdelediği bir başka problem ise aniden kilo alışının azalması oldu. Doktoruna sorarsak hemen mama başlamalıydık. Ama çok hareketli, bi anda hareketlendi doktor? Yok ondan değil, MAMA BAŞLAYIN. Allahallah. Sonra hastanede emzirirken bi başka kadınla tanıştım, meğer bu mama başlayıncı doktorlar bir tane değilmiş. Kadıncağızın ilk çocuğunda doktor böyle başının etini yemiş de, bu ikinci çocuğa hemen biberonla mama vermeye başlamış. "Kof kilo ama olsun, en azından içim rahat" dediğinde ne düşüneceğimi bilemedim. Ama mamaya da başlamadım. İlk 6 ay sadece anne sütü düsturunca 6. aya kadar emzirmeye devam etmeye karar verdim. Muhtemelen bu aydan sonra toparlayacaktı, paniğe lüzum yoktu.

6. Ay

Sizce Nohut Hanım 6. ayında ay parçası haline geri döndü mü? Ne dönecek, kilo almadığı gibi daha da hareketlenmeye devam etti. Elalemin bebeleri bir oturdu mu 1 yaşına kadar yerinde oyuncak oynar, fakat Nohut Hanım oturdu mu önündeki yastığı tekmeler. Yere koyulunca "beni de götüür beni de götüür" diye huysuzlanır. Yerde emekleme provası yapar ve 6. ayın sonlarına doğru emeklemeye başlar (bravo). Emeklediği hafta sehpaya tutunup ayağa kalkar (oha). Bu esnada anası olacak ben de "südün yetmiyooor südün yetmiyoor" diyerek taciz edilirken bir yandan tek iyi tarafı olan gündüz uykularını da azaltmaya başlayan bebem ile ağustos sıcağında mücadele ederken akli dengemi korumaya çalışıyordum. Yine böyle evde oturamadığım, sıcaktan sokağa da çıkamadığım bir günde epeyce uğraştığım halde uyumayınca klimayı açıp salonun kapısını öyle bir kapattım ki kapıdaki cam kırılıp ayağımı kesti. Beni kan tutar. Neyse ki bi köşede bayılıp kalmadan beyimi arayabildim de kendisi yetişti geldi. Ayağımdaki yara bir ayda iyileşti, cam ise altı ay kırık kaldı. (ilgisizlikten)

Buradan bakınca çileli gidişatın 6. ay civarı başladığını görüyorum. Bu yazı çok uzar, devamını da yine böyle bebemi uyutup geç vakite kaldığım o cennet parçası gecelerden birinde yazayım ve umayım ki bu aylar sonra olmasın.

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails