30 Ekim 2014 Perşembe

doyurucu omlet

Geçenlerde açmışım, kapatmamışım bir tab gördüm. Başlığında "Doyurucu Omlet" yazıyor. Bebek yemekleri tarifleri sitesinde yayınlanmış, doyurucu omlet. Belli ki yumurtayla omletle falan doymayan bebeler var ki abla yumurta kırmış, içine ekmek (eppek) katmış, peynir meynir koymuş, al sana sımsıkı taş gibi kahvaltı. İki çeri domates - çeyrek tostla kahvaltı eden bebemi düşündüm... Siteyi homurdanarak terk ettim.

23 Ekim 2014 Perşembe

çileli gidişat: sofralara düşman oldum

Dönüp bakıyorum da Mırıl Hanım'ın iştahsızlığının birinci yılını geride bırakmışız. Ben "geçer geçer, alışır alışır" diye rahata verirken bu işin böyle bir yıl -hatta Allah nasip ederse önümüzdeki birkaç yıl daha- süreceğini hiç tahmin etmiyordum, "önünde sonunda yer canıım" diyordum. Önünde sonunda yemedi. "Ölmez ya" diyordum bazı doktorlara bakarsan ölmedi ama sürünüyor. Bazılarına göre biraz desteğe ihtiyacı var, bazılarına göre bişiciği yok...

Aynı kan tahliline bakan her doktor kafasından ayrı ses çıkınca biz de abav diye aldık ufaklığı doktor doktor gezdirmeye başladık. "Nesi var?" "Nasıl anlatsam efem, böyle kedi kadar...". Bebemizi daha bir yaşına gelmeden delik deşik etmenin, hastane hastane gezdirmenin stresi bi yana, -Allah beterinden saklasın ama- üzerimdeki "aç bırakmış bebeyi. MALNUTRİSYON" baskısı sinirimi çok bozuyordu.

Şimdi bebesi kendine göre az yiyen ama gelişkin, bımbıl bımbıl olan analar bana diyecekler ki "aman takma, büyür gider". Vallahi bacımlar, siz persentil eğrisiyle tanışmadıysanız, o %3 dip çizgisi ay ay kaç kiloya denk geliyor, altında kaldı mı diye gözlerinizi o grafiklere pörtletmediyseniz benden öyle rahatlık beklemeyiniz. Geçti o. Artık rahatlık yok. Asker gibi disiplin var. O üç bezelye yenilecek. YE!

En sonunda şükürler olsun telaşe memuru olmayan, çocuğu delmeden muayene ederek sağlığı yerinde mi, ters giden bir şey var mı anlayabilen bir doktor bulduk. İlk muayeneden sonra "Bir şeyi yok" deyip yüreğimize sular serpen doktor beğimiz küçük tavsiyelerini verip bir sonraki muayeneye gelirken son üç günde yediğini içtiğini yazmamı istedi. Benim liste şöyleydi tabii,

Öğlen: 2 kaşık pilav
           Domates (yemedi)
           3 bezelye

Üç bezelyeyi gören doktor beğ "üç yani bildiğimiz üç tane bezelye mi?!" diye biraz da komiğine giderek sorduğunda kem küm ettim biraz. Çocuğuna bir şey yedirmiyor durumuna düşmeyeyim diye, "bezelye de koymuştum ama yemedi" diye laflarımı hazırlamıştım ama yemek listesine "üç adet bezelye" yazan bir salaktım. Yazdıklarını başkasından önce okumak büyük erdemmiş.

Böyle böyle yok 200gr aldı 300gr aldı diye yaklaşık 10 ayı geride bırakmışız. Bana sağolsunlar iyi niyetle tavsiyelerde bulunanlar oluyor. 

"Canım sen onun yemeğini önüne koy, karşılıklı yiyin bak nasıl yiyor!" 

Canım ben onun yemeğini önüne koyuyorum ama herifin yemeye niyeti olmayınca bir tek makarnayı uzun uzun seyretmesi benim içimi şişiriyor. Bütün bebelerin her şeyi ağzına soktuğu bir dönemde ağzına bir şey almamış bebe bu, yemek mi yiyecek? Zaten oturduğu yerde on dakka duruyor, on dakkada üç tane makarnayı seyredecek de yiyecek de ohoo...

"Yemeklere şekil yap sen de? Makarnadan saçlı bebek, domatesten güneş, maydonozdan ağaç, havuç, brokoli, patates püresi..."

Bunu diyenlere "haa iyi fikir" falan diyorum ama öyle resim gibi tabaklara biraz kıskanarak biraz da inanamayarak baktığımı itiraf edeyim. Ben bir pilav-et ısıtıp yanına bi meyve bi domatesi zor yetiştiriyorum, adam sanat peşinde. Yok makarnadan saç yapacakmışız da havucu ince ince kıyacakmışız da. Hanım hanım avucumun içi kadar şeye yıkaması doğraması ayrı dert dokuz çeşit malzeme koyuyorsun. Senin beben paçandan çekiştirmiyor mu? Ne yapıyorsunuz ulan çocuklara, uyuşturucu mu veriyorsunuz? Ben hazır yemeği ısıtıp yanına meyvesini yıkayana kadar yarım saat geçiyor. Yok su ister yok paçamı çekiştirir, sesi çıkmıyorsa da kitaplığa tırmanmıştır, bütün kitaplar yerdedir.

Hele bunlardan hiç yemedi. Yaptım yaptım kendim yedim, sonra da yapmadım.

Yemeyen çocuk bazen, sadece yemeyen çocukmuş, ben onu anladım. Yiyen çocuk da sen o brokoliyi ağaç da yapsan tabağına da yığsan yer. Mekanlarda görüyorum mama sandalyesinde oturmuş bebeler sakin sakin önlerine konanla meşgul oluyor, bizimki ne önüne konanı yer ne de bir şeyle meşgul olur. Sadece gezer. O yüzden biz beyimle bir yere gittiysek yemeği sırayla yeriz.

Neyse ki işler biraz düzelmeye başladı. Mırıl Hanım şu anda 20 aylık. Kilosu hâlâ 3 persentil sınırında. İştahı kabul edilebilir seviyeye geldi. Ama 1-1,5 yaş çocuğu için. Olsun canım, kilosu zaten 9 aylık bebek kilosu kadar. Bir kademe küçük olmasını öp başına koy. Hemen hemen bütün kıyafetlerini "seneye de" giyen bir bebe olması bazen içimi karartıyor ama ne yapalım, bir kase çorbayı akşam yemeği diye yiyen adamın yavrusu ne olacaktı ki?

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails