10 Ağustos 2015 Pazartesi

anneanneler

Annelerimiz de, gün geldi anneanne oldu.
Biz de boş durur muyuz, anne olduk hemen.

Onlar bir önceki neslin anneleriydiler. Çamaşır makinasının, bulaşık makinasının, tek kullanımlık bebek bezinin ve kombinin olmadığı devirde en az 2-3 çocuk büyüttüler. Çoğunun yanında yardımcısı yoktu. Anneanneler eve bayram-seyrandan biraz daha sık gelirdi, o kadar. Annelerimiz, bize göre daha genç yaşta anne oldular, ve bu sorumluluğu da oldukça ağırbaşlı bir şekilde yüklenebildiler.

Annem üçüncü çocuğu doğduğunda 26 yaşındaydı, ben 27 yaşında evlendim. Annem, üç çocuğun annesi, evinin hanımıydı. Anneannem, üç günden daha uzun kalmaya lüzum görmemişti. Bu kızcağız üç çocukla ne yapar dememişti (belki demişti ama, elden başka türlüsü gelmemişti). Annemse üç çocuğunu elbette kolaylıkla değil, ama şikayet etmeden büyütmüştü. Ben 32 yaşında bir çocuk kadın gibiyim onun gözünde. Eve misafir gelecek olsa, "sen elinin çocuğuyla nasıl yapacaksın" der bana. Tek çocuklu, üstelik imkanların daha rahat olduğu bu devirde ben her işine koşulan küçük anneyim. Beyim birkaç günlüğüne bir yere gidecek olsa yalnız kalmamı kimse istemez. "Bize gel" der annem, "ben size bakarım". Aynı şehirde değil ama yakın şehirlerde oturuyoruz. Annem doya doya bakıyor biz iki kızına.

50li yaşlarında köşesine çekilip arada bir torun seven, bunun dışında pek bir etliye sütlüye bulaşmayıp hizmet bekleyen ihtiyarlar olmadı annem ve nesildaşları. Arkadaşlarımın anneleri de, aynı benim annem gibi. Hem kızlarını hem torunlarını büyütmeye çok hevesli. Hizmet beklemek ne, sağlıkları yerindeyse (yani yürüyebiliyorlarsa, yoksa ağrıdan sızıdan şikayet eden kim) hizmet bile ediyorlar. Dahası, torun sevgisi uğruna yıllarca yaşadıkları şehri, evi bırakıp kızlarının yakınına taşınıyorlar. Yeter ki kızları çalışabilsin, torunları yabancı kadınların elinde büyümesin; ağrıyan dizlerine, yorgun bedenlerine aldırmadan yeniden çocuk peşinde koşmaya razılar. Çünkü kızlarını çok seviyorlar. Çünkü torunlarını çok seviyorlar. Bizleri büyütürken yaptıkları fedakarlığı yeterli görmüyorlar. Bizler ise, kimbilir neden bir "çalışmam lazım" fikrinin peşinde, etrafımızda olup bitenin belki farkında bile değiliz.

Tanıdığım pek çok yaşıtım ve arkadaşımın çocuklarına anneanneleri bakıyor. Yaşıtım ve arkadaşlarım çalışıyorlar. Anneleri onları çok seviyor. Çalışmak istedikleri için, çalışabilsinler diye ellili yaşlarında güçleri yettiğince çocuk bakıyorlar. Torunlarına annelerini aratmamaya çalışıyorlar. Bir çoğunun anneannesini anne gibi bilmesi de ondan. Yaşıtım ve arkadaşlarım ise, sadece "ben evde duramam, sıkılırım" argümanıyla, gerçekte hiçbir fedakarlık yapmaya ihtiyaç duymuyorlar. Onlara göre herkes mutlu. Zaten çocuk anneannesini çok seviyor ve anneanne torununu çok seviyor. Anne-çocuk ilişkisi hobi gibi. Çocuklarıyla geçirdikleri kaliteli zamanın tatminiyle çalışan anne olmanın zorluklarından bahsederken için için nasıl da hayatlarını yaşayabildiklerine seviniyorlar. Esas fedakarlığı kimin yaptığı umurlarında değil.

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails