Yemek masasında yiyecekleri sağa sola atan, boyundan büyük öfke patlamaları yaşayan, babasına vurup anasına çemkiren bu bacak kadar yaratıklara uzaktan bakarken hangi birimiz "aslında tek ihtiyacı temiz bir sopa" diye düşünmedik?
Biliyorsunuz, artık her şeyin en güzelinin bilindiği bir dönemdeyiz. Bebeğine/çocuğuna organik yedirmeyen, her gün en az iki saat "ekkinlik" yapmayan, saç diplerine kadar kek hamuruna batmalı "küçük aşçı iş başında" fotoğrafı çekmeyen anne biraz eksik, biraz yarım. Bunların yanında kim çocuğuna kötek atan ebeveyn olmak ister ki? Kendi neslindeki herkes gibi gayet de "anne terliği" ile büyümüş bu kimseler kötekten başka terbiye usulü bilmediği için modern ana babalıkta çoğunlukla çuvalladılar. facebook'tan, instagramdan öğrendikleri kadarıyla yapmaya çalıştıkları "ekkinlikler" sayesinde çocukla "bağ" kuramadılar. İçi boş laflar, "nasıl"ı olmayan yuvarlak ifadelerle dolu kitapları okuyup okuyup daha da çuvalladılar. Kişisel gelişimden de zaten hiç nasiplenememişlerdi, çocuğa "yapma" demenin yeterli olacağını sandılar, yol gösteremediler. Kötek de atamadılar. Çocuklar ziyan oldu.
hep babası şımarttı bunu |
Bütün bu analık temalı instagram hesaplarının, titiz bloggerların ve "keyif ehli" gibi görünen facebook analarının ortak salaklığı analığı aşırı ciddiye almaları, baba yaratığını ise tümden kenara atıp sorumluluğu komple üzerlerine almaya çalışmaları. Tamam ciddiye alınmayacak mesele değil, ama "aşırı" ciddiye almak? Her şeyi kontrol edebileceğini sanmak? Her şeyi aşırı ciddiye alan bu beyazyaka tayfasının çocuklarında görülen aşırı şımarıklık da bir nevi bu manasız ciddiye almanın tezahürü. 4 yaşında çocuğu göndereceğin en pahalı okulda da oyun var, en ortalama okulda da. Ben bizim bebeyi evimize en yakın, sahibinin kendi çocuğunu da aynı yerde eğlediği, en az kalabalık yere gönderiyorum. Her ay "çocuğumun gelişimi" raporuna ihtiyacım yok çünkü zaten çocuğumun nasıl bir gelişim gösterdiğini kendim takip edebiliyorum. Bunu yapan insanlara maaş veren kurumun fazladan maliyetini
yüklenmiyorum. Sırf elaleme gösteriş olsun diye filanca okula avuç dolusu para döken adamda özgüven mi var ki çocuğuna özgüven versin? O özgüven sende olacak, çocuğun üç gün aynı kıyafeti giymek istedi diye çocukla kavgaya tutuşmayacaksın. Bizim bebe iki ay önce bir elbise beğendi, öyle pahalı bir şey de değil, gayet ortalama bir giyim markasından. Aldığım günden beri 2-3 günlük fasılalar hariç, hemen her gün onu giyiyor. Rahatsız mıyım? "Ay bir şeyi yok derler" diyor muyum? Vallahi umurumda değil. O gün pijama giymedi mi? Biraz söyleniyorum ama ortada büyük bir arıza yoksa, giymek istediği şey çamurlu vs. değilse, mevsime göre fazla kalın/ince değilse salıveriyorum. İnat da bir karakterdir. Üstelik ufak tefek mevzularda istediğini verip bebenin gazını da almış olduğum için başka konularda bana arıza çıkarma ihtimali düşüyor. Bazılarına göre tembel ve biraz alakasız bir ana olabilirim ama neticede oyuncak mağazalarında kendini yere atan çocuk da benimki değil. Hele o oyuncak mağazasından hiçbir şey satın almadan çocukla el ele çıkarkenki muzaffer komutan edamı bir görseniz...
Şunu anlamamız lazım, çocuk "yönetebileceğimiz" bir şey değil. Bilakis, o bizi yönetir hahahhah... Şaka lan. Yönetmek ve yönetilmek ekseninden çıkın sayın anne-babalar. Çocuk sizi çok örnek alıyor, güzel insan olun. Elinizden telefonu bırakın. Açık havaya çıkın, bünyeyi havalandırın. Gerisi gelir. Valla bak.