"Billahi bir sıcak çay içemedim tam onüç yıl. Onnn-üççç yıl!"
"Üç ay yastık yüzü görmedim"
"Bir kusmuklu tişörtü iki hafta giydiğimi bilirim"
Yeni yetme akıl vericiler der ki annelere, "Kendinize vakit ayırın!" "Mutlu anne mutlu çocuk demek. Mutlu çocuk mutlu aile, mutlu aile mutlu toplum." (ve aydınlık yarınlar. her şey anne olduğunuz halde sıcak çayınızı, kuaförünüzü ihmal etmemenize bağlı.) Halbuki biz kendine vakit ayıran annelerle değil güdümlü anne terliğiyle büyüdük. Bu kadar insan bu terliği tanıyorsa herhalde bir sebep var. Annelerin çocuklara vurmasının pek yadırganmadığı dönemler olsa gerek. Şimdi insan içinde çocuğuna azıcık sesini yükseltsen anında kaşlar kalkar. Sosyal hizmetleri arayıp çocuğunu senden aldırmaya kalkarlar vallahi. Hiç yapamazlarsa dedikodunu yaparlar, daha kötüsü videoya çekerler, internetlere salarlar. (insert: "ateşler salsın" bedduası)
![]() |
Sorsan "kendime hiç vakit ayıramıyorum" der |
Bizim büyük çaresizliğimiz, her şeyin en iyisinin herkes tarafından bilindiği bir devirde anne olmak. Kendine vakit ayıramamak bahane değil artık. Çünkü kendine vakit ayıramıyorsan asabi ve dolayısıyla kötü bir anne olursun. Küçük zevklerinin peşinden koşmak ve kahve fincanının yanındaki küçük vazoya çiçekler koymak dahi senin vazifen. Kraliçe gibi anne olacaksın. Süpürge gibi saçla, çalı gibi kaşlarla gezemezsin.
![]() |
Dörde kadar yolu var |
İki yüzlüsünüz be. Zalımsınız.