27 Eylül 2009 Pazar

atlas shrugged okuyorum

Okuyorum, okuyorum, içim şişiyor. Şiştikçe yazmak istiyorum ama öyle anlık şeyler ki, öyle anlık hezeyanlar ki kitap bittiğinde yazsam bir manası kalmayacak. Yazmasam içimde günden güne büyüyen bu laf yetiştirme isteği yüzünden kitaba konsantre olamayacaim. İçimi dökmem lazım. Okudukça dökmem, döktükçe okumam lazım...

Atlas Shrugged dediğime bakma Türkçe tercümesinden okuyorum oricinılından değil. Niye, çünkü abicim ben bunu serviste okumak için aldım. Günde 50 gidiş 50 dönüş aşşa yukarı 100km yol tepiyorum kolay değil. Bu esnada bir şeyler okumam lazım, ve onun kolay okunan bir şey olması lazım. (Şimdi nedir yani sen ingiliççe romanı kolay okuyamıyor musun, okuyorum canım ciğerim okuyorum ama anlamadığın laf olur, yazarın edebiyat kasası tutar bir chapter olur, orada küserim hayata, küserim romana diye cesaret edemedim. Kolaya kaçtım. Hobbit'i oricinıl okuyacam diye bir senemi verdim ben, yüzüklere düşman oldum o yüzden. ya.) Öte yandan okuduğum şeyin çok da boş beleş olmaması lazım, yoksa kolay okunur derken brain killer sülalesinden İsanın Kutsal Kasesi olsun, Haydi Evrene Mesaj Gönderelim olsun bir şeyler bulur onu okurdum, yapabilirdim.

Ayn Rand'ı da, Atlas'ı da sklememek gayet mümkün onu da söyleyeyim, zamanında ses getirmiştir fakat zamanının ötesinde bir metin değil. Yine de bu dediğim tarzdan boş beleş kefesine koymak pek tabii ayılık olur, bu da bir gerçek. Üstüne üstlük bir miktar felsefi de sayılabilir ancak metnin kendisini felsefi olarak nitelendirmek zor. Güzel tarafı da, fırsatçı pis kapitalistlerin tarafını tutuyor olması. Toplumun faydasını gözeten tipleri ise hep beceriksiz ve dangalak olarak tasvir edip nerde kötünde kurt kaynayan akıllı ama bi o kadar da fırsatçı, paragöz, işkolik bir adam var onu da öve öve bitirememesi metnin bir başka küt tarafı. Şöyle ki, kapitalist, kar gözeten, dini imanı para olan tipler "halkın da canı cehenneme canıım ordan havyarı uzatır mısın balım" tribinde değiller, sadece aman topluma fayda, aman diğer işletmecileri koruyalım kollayalım kafasındaki adamlar fazlasıyla dangalak. Bu bir yerden sonra insana çok batıyor ama kitabı 1960 senesinde okusan bu kadar batmazd. Zira o tarihlerde ne filmlerde ne romanlarda karakterlere boyut ekleyeyim aman onu çeşitlendireyim, iyi yönlerini kötü yönlerini, ruhsal gelgitlerini göstereyim tarzı gayretler göremiyoruz. Burada Nicholai Hel'in de 70'lerde çok ses getirmiş bir karakter olduğunu hatırlatırım. 70'ler neree, 1957 nere*. O yüzden Atlas Shrugged'ın bu özürünü görmezden geliyoruz çünkü kendisi daha büyük bir amaca hizmet ediyor, for the greater good, for the greater kapitalizim.

Bu resimde ise Ayn Rand'ı görüyoruz.

Benim bundan sonra yazacaklarım yer yer spoiler, bol miktarda karakter dedikodusu içeriyor. Görelim.

- Dagny Taggart ne sopa bi karakter lan? Yer yer içimden oha hayvan demek geliyor kensine. Dagny bence Ayn Rand'ın hayalindeki kendisi, hatta memleketini koyup gelip Yeni Dünya'nın ideolojisine saygı duruşlu kitap kazandıracak karakterde her kadının rüyası. Hırslı, çalışkan, duygusuz, manyak. o yee...

- Hank Rearden'la tanıştığımız o gece, karanlık gece, metal dökülüyor gökyüzüne kıvılcımlar yükseliyor filan, içimi sıkıntılar bastı o gece. Ayn Rand, sanayi, para, üretim aşığı bi insan sanırım ama sanayi tasviri tam Edebiyatçı işi. Yani bi insan hem sanayi olayını benimseyip hem de metale döküme bu derece romantik methiye düzemez. Döküm seyrederken yok ateşler gökyüzünde oynaştı da yok kor haline gelmiş metal geceye hayat verdi diye hislenmek benim aklıma gelmiyor, iş başka edebiyat başka.

- Rearden'ın yerinde olsam soyadımı değiştirir ailemi reddederim, hepsini tek tek çeker vururum ne bilim. Evet onlar da alabildiğine küt ve salak o karakterlerden. Her biri.

- Dönemin entel camiası öyle dangalak ki insan zekasının çaresizliğine bir saygı duruşu görüyor orada, saygıya durası geliyor. Nası tarif edeyim böyle Nihilist gibi ama her şeyi anlamış görmüş geçirmiş yarmış olduğundan değil, ezikliğinden. Ezik Nihilizmini bildin mi?

- İtiraf ediyorum kitabı bir süre Dagny kime verecek diye okudum. Aslan kapitalikler ezik sosyalikimsiler anafikrini kavramak zor değil zaten. Fakat oradan sonra yaklaşık bi 300-400 sayfa var sırf ilk kitapta, bi şeyler için meraklanmak şart, o da takdir edersiniz tren rayıydı, Rearden Metaldi olmuyor. Ne bilim Frisco'nun malı olsun performansı olsun, gizli amaçları falan bunlar da merak konusu.

- John Galt kim abi, ne demek John Galt var mı öyle biri?

- Burası spoiler olabilir. Hank Rearden'e yazık ya, adamın ahlakı alt üst oldu. Sonunda kendini intihar eder bu bi de. Çok püriten ahlak, haftada bir karıma yaklaşayım yeter kafası nereye kadar be Hank? Dagny'e bak da örnek al, bence siz fakbadisiniz ama 50lerde fakbadi diye bişey olmadığı için adını koyamıyosunuz. Bir de bence Hank bizim zamanımızda yaşasaydı ilk iş ve daima Dagny'nin ağzına verirdi. O zamanlar bu tarz kitaplarda yok tabi böyle şeyler, hem okuyucu hazır değil.

- Dagny'nin iş görünce aklını kaçırması, lokomotif motorlarına anlamsız hayranlıklar duymasından fenalık geldi arkadaş. Bir de sürekli gri giyiyor anladığım kadarıyla. O da neyse de insan yasak aşkıynan tatile çıkarken niye tayyör giyer bana onu anlat?

- Danneskjöld diye bi adam var, Francisco D'Anconia'yla bişeyler çevirebilir bunlar.

Logolar son derece şık olmuş kim yaptıysa

Böyleyken böyle, ilk kitabı bitirmeme az kaldı daha titreyerek silkinen Atlas'ların diyarına gelemedik. Benim bildiğim kitapta asıl üreten, üretimi düşünen kesimin bir nevi grev yaparak birdenbire işi bırakması durumu anlatılacak fakat daha Atlas'ın sırtına gökleri anca yükledik, "bi sn geliyorum" diye kaçması da ikinci kitap olsa gerek. Üçüncü kitapta Atlas'ın silkinmesi ve kısmetse intikamını görmeyi umuyorum. Hem Atlas diye biri yok aslında, o aslında bi fikir çaktın mı? Hehe...

*Atlas Shrugged ilk defa 1957'de yayınlanmış.

2 yorum:

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

ben de bunu çok okumak istiyorum. fountainhead e baslamistim ama kutuphaneden aldıgım için bitiremeyip geri vermek zorunda kalmıstım zamanı geçmesin diye. sonra da bi daha alamadım :(

hevesli bardak dedi ki...

The Fountainhead sanırım Atlas Shrugged'daki olayın konsantre hali, öyle bir izlenim edindim. Ben de okumadım. Aslında merak ediyorum ha.

Atlas Shrugged'ı okursan Serdar Erener'in zevzek önsözünü atlamanı öneririm. Daha onu yazacaktım bak unutmuşum.

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails