20 Ocak 2017 Cuma

hasretle beklenen analık update

Mırıl Hanım 4 yaşına yaklaşırken ben de anası olarak pek çok tecrübe, kan, ter ve gözyaşı biriktirdim. Eskiden anne olmak bana çok başka dünyaların işi gibi gelirdi. Sürekli topuklu ayakkabıyla gezmek, her gün gömlek giymek, üzerinde takı varken rahat edebilmek gibi, başka kadınların yaptığı, benim hiç yapamayacağım, denemeyi dahi bıraktığım işler var, annelik de onun gibiydi.

Halbuki insan başına gelmeden çoğu şey hakkında fikir sahibi dahi olmamalı. Öyle ya, kime sorsanız "Yalan söylemek çok kötüdür", ama "İçinizde asla yalan söylemeyen var mı?" deseniz daha dürüst bir cevap alırsınız. Çoğu zaman, aynı durumda bulunmadığınız kişileri asla anlayamazsınız ve "ben olsam" ile başlayan cümleleriniz kimse için bir şey ifade etmez. (Dinleyen varsa da, gerçekten kibarlığından dinliyor demektir.)

Ben iyi bir anne olduğumu tabiatı itibariyle de aksi ve inatçı Mırıl Hanım'ın 2 yaş sendromunu idare edebildiğim zaman anladım. Bir şeyi iyi yapabildiğinizi kendiniz bilirsiniz zaten, çünkü kendi kendinizi "mış gibi" yaparak kandıramazsınız. Ben de o 2 yaşında bebenin "geliyorum" diyen huysuzluğunu bıçak sırtında kıvrak manevralarla kestiğim zaman gördüm ki bu işi becerebiliyorum. O günlerde oturup yazmayı da çok düşündüm, ama tedbirci tarafım ağır bastı, "dur bakalım, tam oldu dersin, olmaz. Biliyorsun. Bekle."

Neticede 2 yaştan da, 3 yaştan da sağ salim çıkıyoruz. Başarımı çocuğumla az konuşmama borçluyum. Gerçekten. Şu anda ufukta her konuda "neden?" diye sorma olarak özetlenebilecek 4 yaş var. "Yağmur yağıyor" "Ama neden??" "Çünkü eşşeğin pipisinden dolayı yavrum"

Bu arada bu tarz annelik, ebeveynlik temalı yazıları didaktik ve sevimsiz bir tona kaçmadan yazabilmek çok zor. Bir şeyde iyi olduğunuzu hissettiğiniz anda diğer herkes kafesin üzerinde asılı muzlara ulaşmaya çalışan maymunlar gibi duruyor ve zihninizde onlarla konuşurken sevimli ve "empatik" olmak çok zor. Maymuna empati yapılmaz. Maymun istatistiktir. Üstelik bu meseleler hakkında yazdığımda aşırı derecede hassas ve eleştiriye tahammülü olmayan bir kitleyi karşıma alacağımı biliyorum. Çocukları/bebekleri bütün gün televizyon karşısında otururken kendileri Facebook ve Instagram'da sağa sola "kuzum"lu postlar atıp bol bol dua eden emoji saçan bu anne tipine "Çocuğunla biraz ilgilenirsen elindeki oyuncakla daha taksidi bitmemiş düz ekran televizyonu kırmaz." diye akıl verecek değilim. Versem ne olacak zaten, varlığını bile bilmediğimiz acayip emojilerle konuşmayı bırakacak mı? Alışveriş merkezinde çocuk eğlenmeyeceğini öğrenecek mi? Kendini paralarcasına ağlayan çocuğunu kucağına almayı akıl edebilecek mi?


Kıtır
Ay uyuyunca melek gibi, diy mi?

Parkta, sokakta, alışveriş merkezlerinde gördüğüm bir ton acayip şey var. Bazen diyorum ki dümdüz yaz, haters gonna hate. Bazen de daha stilize, daha estetize bir gömüş ile toplumsal vazifeni yap ve belki birkaç embesilce davranışı engelle. Bilemiyorum, kısmet. Aklımdaki birkaç konuyu listeleyeyim de,  hem bir "Pek Yakında" havası gelsin, hem de bana rehber olsun.

- Bebek 101: Bu çocuğa anası mı bakacak anneannesi mi?
- Baba 101: İkinci el yerli araba fiyatına bebek arabası almak dışında fonksiyonu nedir?
- 4. Ay: Doktoru "mama başlayın" dedi
- 6. Ay: Yemek yemiyor bu
- Telefonla tanışma: "İki dakka otursun, vallahi yoruldum"
- Yaşıtları konuştu, bu bakıyor
- 2 yaş sendromu: Taksidi bitmemiş televizyonu kıran yavru ayı
- Teşekkürden önce öğretilmesi gereken birtakım insaniyet
- Adeta bir büyümüş de küçülmüş (geri kalan herkes için bir sevimsizlik abidesi)

Pek yakında görüşmek üzere. Artık uykusuz geçen gecelerde yapacak bir işim, bir amacım ve iki sivri dişim var. Hehe.

2 yorum:

ege dedi ki...

heyyooo! dönüşüne çok sevindim hevesli'm :) konu başlıkların da daha şimdiden can yakıyor. yazılmış hallerindeki ince ayara hasretle öperim seni pek çok.

hevesli bardak dedi ki...

Ahh ah inşallah diyor ve içimdeki küçük mağara adamı nefretinin sönmeden kelimelere dökülmesini temenni ediyorum :D

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails