9 Haziran 2009 Salı

hasta torpili


Epeydir kafama takılan bir mevzu var. Hani bu iş hayatında "hastayım" bahanesi ile her kapıyı açma hikayesi vardır, işyerinde biri ortalıkta yoksa, doktora filan gittiyse sanki çok haklı bir bahanesi varmış gibi davranılır. "Hastaymış canım, doktora gitmiş". Ben de hep "neden iş saati gitmiş" diye düşünürüm. Yani bu doktor randevusunu haftasonu alamıyor muymuş, devlet dairesi mi bu haftasonu çalışmıyor?

Çok önyargılı olmak istemiyorum, çünkü öyle sık sık doktorla hastaneyle işim olmuyor. Belki de hakikaten haftaiçi gündüz saatlerinde yapılması gereken bir şeydir, bilmiyorum. Ama denedim, öğrendim.

Bikaç haftadır dişçiye gidiyorum, randevularımı da gayet haftasonuna alabiliyorum (o yüzden bikaç hafta sürüyor zaten). İşyerinde kimsenin ruhunun duymasına gerek kalmıyor. Ve fakat bu randevulardan birini, doktorun yoğunluğu sebebiyle haftaiçi bir öğleden sonraya vermeyi teklif ettiler. Ben de şu işyerindeki hasta insan torpilini doyasıya yaşamak, hemi de bu olayı bi denemek için tamam ulan dedim.

Anasını sattımın iki senelik iş hayatımda hasta bahanesiyle işe gelmeyişim toplam 1.5 gün. Birinde başım ağrıyordu hayvan gibi, yarım gün gitmedim hayatım kurtuldu. Birinde de hayvan gibi nezle olmuştum kılımı kıpırdatamıyodum ki yerimde başkası olsa üç gün rapor alırdı, evde olduğum gün öyle kalkıp dolaşamıyodum bile. Şu halde yarım günü, hatta 3.5 saati haydi haydi hakettiğimi düşünürken gördüğüm muameleye bak.

"Bu seferlik problem değil ama randevularını mümkünse iş saatleri dışında al, olamıyorsa bana daha önceden haber ver."

Merak ediyorum mesela "göz doktoruna gidicem", ne bilim "evin doğalgazını açtırıcam" diye işe gelmeyenlere de aynısı söyleniyor mu. Özellikle belirttim bi de, dişçi bu. Belki bir gece ansızın ağrım tuttu? Belki sabah dişimi kırdım?

Ha ben aslında bu bakışı sonuna kadar destekliyorum. Yani hasta olmak işe gelmemek için bahane olmamalı. Öyle ya, iyi baksaydın kendine. Bakamadıysan da bana zarar vermeden tamir et kendini, edemiyorsan haber ver. Son derece haklı adam. İnsanın elinde olmayan durumlar "özür" sayılabilir, elinde olanlar sayılmaz. Hasta olmamak insanın elindedir, senede bir kere hasta olabilirsin ama hababam baş ağrısı, diş ağrısı, karın ağrısı çekiyorsan git çare bul, bunu özür sayamam.

Fakat normal görüş öyle değil, normal görüşte hasta olmak insanın elinde olmayan, konrol edemediği bir durum olarak kabul edilirken "canı çalışmak istememek" öyle değildir. Ne demek "çalışasım yok", eşşenk gibi olacak, koca adamsın çünkü. Bunu bilen bütün çalışanlar da çalışmak istememek yerine hastalık bahane ederler, hasta torpilinden de doyasıya faydalanırlar. Ben bir seferlik şu normal çalışan moduna gireyim dedim, başıma gelene bak...

Aslında çok dertliyim lan, çünkü bu bi güven olayı Ercan. İşveren çalışanına güvenecek, çalışan da işverenine ufak tefek dalavere çekmeyecek. Ama genelde bu iş öyle değildir, çalışanlar hep işvereni ufak üçkağıda getirmeye çalışır, işverenin de gözü hep çalışanın üstünde olmak zorundadır. Mazallah arkamı dönersem s.ker bu beni hesabı. En basitinden adam işyerinde internette takılıyosa patronu/müdürü gelince çalışıyomuş gibi yapar, ne bilim işte nasolsa hastayım diye tüm gün gelmez keyif çatar. Bunun başındaki adam da böyle olduğunu bilir, en ufak bir hatasında herifin tepesine biner, işe geç geldi mi de fırça atar. Bunu herkes bilir, herkes buna göre davranır.

Bense mesaime para ödeyen adama kendimce dürüst davranıyorum. Elimden geldiğince o mesaiyi ona vermeye çalışıyor, veremediğimde, ya da yeteri kadar verim alamadığımda bunu telafi ediyorum. Aslında sadece mesaimi değil, emeğimi de satıyorum. Halbuki o ısrarla sabah 9da orada dikilmemi söyleyerek sadece mesaime talip olduğunu belirtiyor, ama bu hesaba göre akşam 6 oldu mu çekip gidebilmeliyim. İşlerin bitip bitmemesi zerre kadar umurumda olmamalı. Ya da aynen böyle, göz gördüğü sürece mesaimi harcamalı, gözler beni görmediğinde anında kaytarıp kaybolmalıyım. O zaman beni, arkasını döndüğü anda ortamdan haber dahi vermeden çekip giden elemanla raha rahat aynı kefeye koyabilir. Canı istediği kadar fırça atabilir. Ben de bir dahaki sefere ona daha büyük bir ufak üçkağıt açarım, ve bu böylece sürer gider.

6 yorum:

Elmoş dedi ki...

Erkek misin, kız mısın? Ona göre de laf sokuşlar artıyor olabilir.

hevesli bardak dedi ki...

Allalla erkeklere mi daha çok laf sokuyolar kadınlara mı? Ben karı kısmısıyım. (ayılaştım)

Elmoş dedi ki...

Eğer patron kadınsa o zaman altında çalışan kadına daha fazla laf sokulur, ekstra iş yaptırılır, el aman dedirtilir, canından bezdirilir. İlla o patron kendine "evde kalmış kız kurusu, erkek arıyor bu, erkek" dedirtecek kadar erkekleri kayırır. Ör: "OOOHŞ Mehmet beyciğim işe geç mi kaldın? Canın sağolsun. Sabah kahveni de içmedin herhalde? Hevesli Bardak Hanım, hayırdır? Yine mi çişe gidiyorsunuz? Bu kaçıncı oldu ayol?"

Yok eğer patron erkekse, hele gençse, o zaman kadın olmanın asgari şartlarını yerine getirip deodortant kullanan, düzenli olarak bacaklarını traş eden, dişlerini fırçalayan ve saçlarını ensesi harici herhangi bir yerde yüksekten toplayan kadının sırtı o şirkette yere gelmez.

Patron yaşlı erkekse tepkiler üçe ayrılır.
1) Patron orospuçocuğu yaşlı kurt modunda bir erkekse genç bir kadını kızı/metresi olarak görür. Her iki durumda da kıyamaz. Bir rica etsen on yerine getirir.
2) Patron orospuçocuğu ve huysuz bir yaşlı adamsa o zaman dengesiz davranır ve bir gün sever, öbür gün döver. Önceki gün izin verip ertesi gün öğlen arar, "nerdesin?" çeker.
3) Bunlara alternatif bir de akmaz/kokmaz yaşlı patronlar vardır. Olayları nedir, anlaşılmaz. Özel bir zaaf belli etmezler, insanlık göstermezler. İnsan oldukları gerçeği, büroya evlatları geldiği zaman hafif hafif kendini hatırlatır.

hevesli bardak dedi ki...

Ahahah tespitler şahane fakat biz IT insanları default olarak erkekiz hepimiz, erkeklerin birbirine davrandığı gibi davranılırız, hayvanca eşitiz. İşe gelirken maymun gibi giyiniriz, göze kalem çektin mi herkes "vaaav" der.

Sizinkisi sektör hangisi?

Elmoş dedi ki...

Hem IT'ci hem bağyan olmak, 11 Fen C'de o buram buram hormon kokusunun içinde Eti Puf yemeye çalışmak gibi olsa gerek. Kolaylıklar diliyorum. Enteresanmış gerçekten.

Bizim sektör hukuk.

hevesli bardak dedi ki...

Eyvallah.
Bağyan yoğunluğu eskisi kadar az olmasa da hala az. 1345234 erkeğin arasında çalışan hanımablanın da önünde iki yol var; bir, kendini soyutlayacaksın, mesafeyi koyacaksın, meraba-meraba; iki, muhabbete katılacaksın, "aa ne rahat karı" olacaksın, doğal ortamlarında ürkütmeyeceksin. Ortası pek olmuyor.

Hukuk nasıldır bilmem ama daha seviyelidir galiba (:

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails