24 Aralık 2009 Perşembe

jerk dediğin nedir

Sizleri, bir blogda rastgeldiğim şu özlü sözle başbaşa bırakayım bir süre;

Being honest about being a jerk didn’t make you less of a jerk.

Keşke yapsa halbuki.

Şey vardı hani Sabrina, o tatlı cadı dizisinin teenage cadılı bi remake'i, onu diyorum. SabrinaTheTeenageWitch. SezercikAslanParçası. Olay örgüsü de genellikle Sabrina'nın gençliğin de verdiği çılgınlıkla birtakım salaklıklar yapması, bir süre bunun farkında olmadığı için daha başka salaklıklar yapması ve aile büyüklerince uyarılması şeklinde tezahür ederdi. Aile büyükleri de aynı evde yaşadığı iki cadı hala/teyze (gerçek cadıydı bunlar, ecnebinin aunt karmaşası yüzünden kimi kanallarda hala, kimilerinde teyzeydiler.) bir de konuşan kediden müteşekkildi. Bir de babası vardı sanırım arada kristalden konferans görüşme olarak dahil oluyordu. Yok lan o zamanı durduran kızdı. Pardon, Sabrina'nın cadı hala/teyzeleri, konuşan kedisi var. Kristal nesneden konuşan babası yok. Tamam.

Sabrinagiller

Bu Sabrina'nın genellikle yaptığı denyoluğu anlaması uzun sürüyordu, ne bileyim bu dişi akrabaları, kedi filan biraz kanırtıyordu bi de anlasın diye. Olayı bilmece haline getiriyorlardı çünkü bütün olay Sabrina'nın yaptığı şeyi anlayıp ondan bir ders çıkarmasıydı. "oww tanrım jeff'i nasıl da küçümsedim, oysa onun kocaman bir kalbi varmış kırıverdim" dediği anda ortam birden güllük gülistanlık olur, büyü varsa anında bozulur, küsler barışır ve derhal bir bayram havası eserdi. Sabrina'nın yaptığı denyolukların bir başka güzelliği de kalıcı hasar bırakmamasıydı.

Artık bu Sabrina'nın olayı benim içime nasıl işlemişse bu kadar, ne zaman ortalıkta sen soktun sen çıkarlı bir durum olsa direkt aklıma gelir kaltağın süper kolay hayatı.

Bizde öyle mi ya? Kazık kadar adamım aklım idrakim yerinde çok şükür, hep zamanında olmasa da bir ayılık yaptığımda bunu anlayabiliyorum. Ama anlamak yetmiyor, anlamak sevmeye yetmez. sensizolmaz. sensizolmaz. Bu durumda ben iki kere zarardayım. Birincisinde yaptığımı farkedip yeri geldiğinde acı çekiyorum. Peki öylece bitiyor mu, hayat bana "çok üzüldün lan tamam hadi canını sıkma bi çaresine bakarız" diyor mu, demiyor. Olan her neyse ona çareyi ben üretmeliyim, ki bazen çare üretmek için de, üretilen çarenin işe yaraması için de geç oluyor. Bir de buradan zararlıyım. Ettimisanaiki?

Halbüse benim bi eski sevgilim vardı, he bak bunu nickfallin'in bloguna yorum ettiydim de sallamadı sanırım. Neyse, bu adam bencil, sorumsuz ve de biraz kendini beğenmiş biriydi (tam bana göreymiş aynı ben, heh) emmee karşısındaki leb demeden ona çorumdan leblebi getirsin (ifade kabiliyetini leblebi misaline kadar düşürdüm, sanatımın diplerinde geziyorum fakat yazmam lazım bunu nolur), hislerini onun gözlerinden, seslerinden bil-iver-sin isterdi. Kitaplarda okuduğu ilişşşkiyi aramış, aramış bulamamıştı. Bir sebepten aradığı şeyin bende olduğunu sanıyordu ama takdir edersiniz ki insanın birkaç ayda karşısındakinin her bir şeyini bil-iver-me-si pek mümkün değildir.

Neden öyle bir ümidi vardı onu da söyleyeyim. Kendisi o kitaplarda okuduğu ilişşşkiyi ararken artık kimin ahını aldıysa, bitmek bilmeyen bir ergenlik bunalımı üzerine lanet gibi çökmüştü ve o ergen mood'unda geçmiş ilişkileri, sevgileri sevdaları irdelerken karşısına çıkıvermiştim. O döküldükçe döküldü, benise gelişimini sağlıklı bir şekilde devam ettiren her birey gibi ergenliği çok şükür atlatmış olduğumdan dinleyip şöyledir böyledir diye yorum yaptım. O bunu bil-iver-mek sandı, ben aslında bilmediğimi söyleyince, o da bunu anlayınca kalbi kırıldı...

Lan ne diyordum? Ha işte, bu eleman sadece kendisini ve kendisinin anlaşılmasını ister, karşısındakine bir crap bile vermezdi. Bunu da bilir, söylerdi "biliyorum, belki bencil biriyim ben, belki kötüyüm ben" filan. Bunu bilmenin önemli bir şey, söylemenin de bir erdem olduğunu sanardı. Tamam o bildi ya bunu, hayat süperdi, karşısındaki "ayy canıımmm demek öyle, olsuun ben yine de saçımı, idrakimi süpürge ederim sana. vaktimin tamamı varlığına armağan olsun" diye yerlere kadar eğilecekti. Hayallerde yaşıyormuş bazı ibneler. (he şimdi herife de ibine dedik, işallah biri çıkıp "ona karşı hislerin var hala, inkar edemezsin" demez)

Toparlayayım da gideyim artık. Düşünmeden her boku yiyip ondan sonra da "ben çok kötülükler ettim, kötü biriyim ben" diye ağlamakla günahlar çıkmış olmuyor. Bunu yapanlara "g.tün yiyorsa şunu bir düzelt bakalım" demeyi insanlığa karşı bir borç bilelim, gerektiği takdirde ağızlarını burunlarını kırmaktan çekinmeyelim. (şaka)

4 yorum:

Ömer Şahin dedi ki...

Öncelikle aşkolsun diyorum. Bahsi geçen yorumu okudum elbette ki yanıtlayacağım, Sıkıntınız olmasın...
Nelbette ki fikir atayan herkesi sallıyoruz sallatıyoruz...

hevesli bardak dedi ki...

Teşekkür ederim çok naziksiniz, yalnız keyif sizin blog sizin. Yorumu sevmemiş de olabilirsiniz, karışmak üzerime vazife değil neticede.

Beyaz dedi ki...

BEN BU YAZIYI ÇOK BEĞENDİM NE DİİM VALLA HARİKA OLMUŞ ÇOK SAMİMİ GEDİ BANA

hevesli bardak dedi ki...

Teşekkür ederim.

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails