24 Mart 2010 Çarşamba

kantin


İlkokuldayım, dersaneye gidiyoruz.

İlkokuldan sonra anadolu liseleri ve kolejler sınavına girilip anadolu liselerine ve kolejlere girilen bir dönem olduğundan biz de ilkokulda dersaneye gidiyoruz, başka bir şeyden değil.

Dersaneden bi arkadaşım var, aynı okulda değiliz. Böyle biraz garip bi kız, anlamadığım şekilde sürekli benimle takılıyor - sonra anladım gerçi deneme sınavlarında yanımda oturup tepemden kağıdıma baktığı sıra son derece anlamış fakat siglememiştim. Bir de tombalak bir şey, her teneffüs dersanenin kantininde.

Bi gün yine böyle bi teneffüs, dersanenin kantinine indik. Sıra buna gelince kantinci dedi ne istiyorsun, bu ne dese iyi, "ımmm çılgın bişey olsun!". Peki kantinci ne yapsa iyi? Sanki kendisinden her gün çılgın bir yiyecek isteniyormuş gibi çıkarıp çokomelimsi bir şey verdi ve "işte sana çılgın bir şey" dedi.

Ben bu olayı o an biraz garipsemiştim tabii ama sonra bir ara anlarım, belki büyüyünce anlarım diyerek fazla üstünde durmamıştım. Ve fakat o gün doğan bebeler bile bugün kantinden çılgın bir şey isteyecek yaşı geçtiler, ben daha bu olaydan bir şey anlayamadım. Bugün de düşündüm, yine anlayamadım.

Mevzubahis çılgın abur cuburun adı da firuzeydi sanırım.

Hani büyükler dünyasına ait bitakım şeyler vardır ya, küçükken onları anlayamayız, anlayamayınca yerine bir şeyler uydururuz. Aha o yaşta bende acayip bir ben çocuğum ki kavrayışı vardı. O yüzden bana saçma gelen hiçbir şeyi anlamaya çalışmıyordum, sadece bana hitaben söylenenlere, beni ilgilendirenlere kafa yoruyordum. Gerisini de nasıl olsa büyüyünce anlarım diye sallamıyordum. Zaten o kızda da böyle yaşından bi büyük havası, 11 yaşında bir HeyGirlGeançKızı hali vardı. Yıllar sonra feysbukta karşıma çıktı, arada fotoğraf altlarında karşılaşıyoruz, muhabbetimiz de meraba meraba o kadar.

Bir dönem adı firuze olan çokomelimsi bir şeyle karşılaşmış olup bunu hatırlayanlar şöyle bir gülümsesin şimdi. Ben de tavuk suyuna çorba yapıp geliyorum.

2 yorum:

rene gallimard dedi ki...

çocukken çocuk olduğumu kavrayamamıştım ben.. herşeyin açıklamasını yapardım.. tanımlardım.. kırmızı niye kırmızı gibi saçmalıklar.. biçok şeye kendim ad takardım.. amaçlarını anladığım halinden farklılaştırırdım.. güneşle ay kardeştiler mesela, yan yana görünce sevinirdim, kafamda konuştururdum.. çocukken hiç çocuk gibi hissetmedim.. istediğim bi oyuncak yoktu o yüzden, özendiğim bi bisiklet yoktu.. bugün ne kadar monoton ve sıkıcıysa o zaman da öyleydi.. çamlıca'nın yanında tır garajı vardı büyük.. okul çıkışı ağaçların arasında oturur onları seyrederdim.. sanırım mutluluğu çocukken öğrenmen gerekiyor, sonra bilmiyorsun nedir, ne içindir.. ne işe yarar.. benim gibi çok çocuk görmüyorum, iyi bişi.. öle işte.. monolog oldu biraz..

hevesli bardak dedi ki...

İnsanlar çocukken çocuk olduğunu, ergenken ergen olduğunu pek anlayamazlar zaten. Yaşlıyken yaşlı olduğunu da bilmeyen var ama o başka tabi.

bunları da bilelim

Related Posts with Thumbnails